Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kurun üzerindeki köpüğün bir günde ortadan kalktığını gördük
SİYASETCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ekonomist ve akademisyenlerle bir araya geldi. Beşiktaş’ta bulunan Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde gerçekleşen toplantı öncesi açıklama yapan Erdoğan, "Burada bir konuyu özellikle vurgulamak istiyorum. Hatırlarsanız Mayıs 2013’te faiz 4.5 kadar indirdiğimiz dönemdir. Enflasyon yine o dönemde 6.51’di. Buraya kadar düştü. Arkadan Taksim Gezi olayları patladı. Çünkü bizim bu manevramızı hazmedemeyen güçler bu adımı attılar ve bununla beraber orada adeta bir duvara çarpma olayı oldu. Biz göreve geldiğimizde IMF'ye olan borç 23,5 milyar dolardı. Biz bu IMF'ye olan borcumuzu yine Mayıs 2013’te son taksiti ödeyerek IMF’le olan işimizi bitirdik. Şu anda IMF’ye borcumuz olmadığı gibi, IMF’yle herhangi bir kontağımız da yok. Ama ana muhalefet, yanında birileriyle birlikte otellerin arka kapılarında malum bazı çalışmaları IMF’yle yaptılar. Ana muhalefetin sözcüsü eski hazineci midir nedir o da o kulislerin içerisinde bizzat bulundu. Bunlar bize de zaman zaman IMF’yi tavsiye edenler. Biz IMF’yle bağları kopardıktan sonra kendileri ana muhalefet, yavru muhalefet beraber bankaların veya otellerin arka kapılarında veya kulislerinde kendilerine göre bazı çalışmaları yürüttüler." dedi.
"115 MİLYAR DOLARIN ÜZERİNDEYİZ"
Erdoğan, "Başbakanlığım döneminde Nisan 2013, Merkez Bankamızın rezervi 135,43 milyar dolardı. Tabi bir iniş yaşandı, en düşük nokta ise Eylül 2020 83,517 milyar dolar, en düşüğü bu. Ondan sonra ne yaptık? Tekrar toparlanma dönemine geçtik ve bu toparlanmayla beraber de şu anda geldiğimiz nokta hamdolsun tekrar bugün itibariyle zannediyorum 115 milyar doların üzerindeyiz. Bu aradaki gidişle bu çok daha iyi bir konuma gelecek" şeklinde konuştu.
"EKONOMİ POLİTİKASINDA TARİHİ BİR DEĞİŞİM BAŞLATTIK"
Erdoğan, "Küresel ekonominin iplerini ellerinde tutan ülkeler 2008 finans krizinden beri ciddi bir bocalama içindedir. Türkiye'nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin bir üst lige çıkmak için yaptıkları baskının da etkisiyle bu bocalama daha da artmıştır. Gelişmiş ülkeler bir yandan kendi aralarında mücadele ederken diğer yandan da gelişmekte olan ülkelerin pastadan aldıkları payın artışını engellemenin peşindedir. Koronavirüs salgını bu tablonun çok daha net görülebilmesini sağlamıştır. Finans krizini çözmek için başlatılan ve salgınla daha da artarak süren para arzı pek çok sorunu da beraberinde getirmiştir. Bu tablo Türkiye için gelişmiş ülkeler sınıfına çıkma hedefini hayata geçirmesi bakımından oldukça uygun bir zeminin varlığını aynı zamanda ispatıdır. Uzak Doğu ile Avrupa arasındaki en önemli üretim, lojistik, insan gücü merkezi olduğumuz gerçeğini sadece biz değil, herkes biliyor. İşte bu amaçla ekonomi politikasında tarihi bir değişim başlattık. Bu değişim yeniden başlamamıştır. Uzunca bir süredir devam etmektedir. Öncelikle klasik ekonomi anlayışının yüksek faizle enflasyonu kontrol altında tutma yaklaşımını bir kenara bıraktık. Bunun yerine yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla ülkeyi büyütme temelli bir ekonomi politikasına yöneldik. Tabii böylesine büyük bir değişim kolay olmuyor. Her şeyden önce bu tercihin beraberinde getirdiği pek çok risk pek çok soru işareti var. Yine son 9 yıldır ülkemizin kesintisiz bir şekilde maruz kaldığı siyasi, sosyal, askeri tehditlerin içinde zaten bulunan ekonomik boyut 2018’den artık ilk sıraya çıkmıştır. Türkiye’yi başka türlü dize getiremeyeceğini görenler tüm güçlerini ve imkanlarını ekonomi alanına yöneltmiştir. Maalesef içimizde de bu kirli senaryoya figüranlık yapmaya gönüllü epeyce bir siyasetçi, akademisyen, medya mensubu çıkmıştır. Ama önümüzdeki fırsatlar öylesine büyük ve tarihi ki bu risklerin hepsini de göze almaya değdiğine inanıyoruz" diye konuştu.
"KURUN ÜZERİNDEKİ KÖPÜĞÜN NEREDEYSE BİR GÜNDE ORTADAN KALKTIĞINI GÖRDÜK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Döviz kurunda bir süredir yaşadığımız anormal dalgalanma bu risklerden biri olarak kapımıza dayanmıştır. Uzunca bir müddet bu dalgalanmayı, faizleri yükselterek durdurmamız yönünde baskılara maruz kaldığımızı hepiniz biliyorsunuz. Bu bir sır değil. Hatta kendi arkadaşlarımız arasında bile açık konuşuyorum, aynı yönde değerlendirmeler yapanlar olduğunu da itiraf etmek isterim. Biz tüm bu telkinlere hatta son zamanda baş gösteren tehditlere aldırış etmeden kendi programımızı uygulamakta ısrar ettik. Nitekim hazırladığımız tedbir paketini açıklamamızla birlikte kurun üzerindeki köpüğün neredeyse bir günde ortadan kalktığını gördük. Tabii böyle bir neticenin ortaya çıkmasında paketin içeriği kadar bizim ekonomi politikamızın başarısına olan inancımızı ve uygulamayı sürdürme konusundaki kararlılığımızı göstermemizi de çok etkili olmuştur. İnşallah bundan sonra da aynı kararlıkla yolumuza devam edeceğiz. Esasen estirilmeye çalışılan fırtınaların, üzerimize çöktürülmeye çalışılan kara bulutların aksine ekonomimizin üretim ve istihdam tarafında işler mükemmel denecek bir seviyede iyi gitmektedir. Bütçe tarafında da hiçbir sıkıntımız mevcut değildir. En çok tedirginliğe yol açan finans kısmındaki dengeyi kısa sürede oturttuğumuzda, önümüzdeki yaz aylarıyla birlikte ülkemizin bambaşka bir ekonomik iklime girdiğine Allah'ın izniyle hep birlikte şahitlik edeceğiz" ifadelerini kullandı.
FAHİŞ FİYAT UYGULAMALARI
Erdoğan, "Fırsatçılar her dönemde olduğu gibi bu dönemde de kendilerini belli etmiştir. Kurdaki ve küresel emtia fiyatlarındaki yükselişi bahane ederek maliyetlerindeki gerçek değişimle orantısız fahiş fiyat artışları yapanlar oldu. Şu anda ekranları başında bizi izleyen tüm milletime sesleniyorum, aynı şekilde tüm esnaflara sesleniyorum, sanayicilere sesleniyorum; günde birkaç defa fiyat listesi düzenleyenlerin etiket değiştirenlerin kusura bakmasınlar millet adına takipçisi olacağımızı ilgili bakan arkadaşlarımla beraber de hatırlatmak istiyorum. Bu milleti sömürmeye kimsenin hakkı yok. Bakınız dolardaki artış sırasında fiyatları hangi hızla ve hangi oranla yükseltiyorlarsa aynı şekilde şimdi de geri indirmelerini özellikle bekliyoruz. İndirimlere ufak yollu başlayan firmalarımız elbette var. Ama bunlardan da yükselişteki hıza ulaşmasını istiyoruz. Konut ve ikinci el otomobil gibi piyasalar da buna dahildir. Şayet hızlı fiyat indirimleri gerçekleşmezse Hazine ve Maliye Bakanlığımız ile Ticaret Bakanlığımız ellerindeki tüm imkanlarla stokçuların, fahiş fiyatlarda ısrar edenlerin üzerine gideceklerdir. Huzursuz eden hiçbir hadiseye, hiçbir gelişmeye, hiç kimseye göz yumamayız. Bu makamda bulunmamızın gereği budur. Milletimiz bizi bu makama boşu boşuna getirmedi, ‘benim haklarımız sahip çıkacaksın’ diye getirdi. Biz de onların haklarını korumak zorundayız" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemizi yüksek faiz ve hormonlu kur artışı cenderesinden çıkardığımız gibi yüksek fiyat artışı bataklığından da uzak tutmakta kararlıyız" dedi.
Toplantıya, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı Mehmet Ali Akben, Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Alpaslan Çakar, Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Erişah Arıcan, Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Göksel Aşan, Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu Üyesi Meltem Taylan Aydın, Cemil Ertem, Servet Bayındır, Gülsüm Azeri, Yiğit Bulut da katıldı.
Toplantıya katılan ekonomistler, konuşulan konu başlıklarıyla ilgili açıklamalarda bulundu.
KRİPTO PARA VARLIKLARI
Ekonomist Doç. Dr. Cüneyt Dirican, "Ekonomi yorumcuları, ekonomistler, ekonomi medyasının olduğu ve her şeyin açık açık konuşulduğu, sorulduğu ve samimi şekilde de cevaplandığı bir ortamdı. Bu anlamda bence kıymetliydi. Belli başlıklar gündeme geldi, kamu banlarının piyasaya bir müdahalesinin olup olmadığından tutun da swap anlaşmalarına kadar, kripto varlıklara kadar, kamuoyunun özellikle çok merak ettiği bütün başlıklar şeffaf bir şekilde konuşuldu. Bizzat bürokrasi tarafından da samimi bir şekilde hepsine cevap verildi. Bu anlamda bilgilendirme doğru kanaldan, doğru şekilde yapılmış oldu. En azından benim anladığım buydu. Benim bir akademisyen olarak en çok dikkatimi çeken kısım da şuydu; notlar alındı, bizzat bürokrasi tarafından ve en önemlisi Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından tek tek dinlendi bütün herkes, bütün görüşler, öneriler ve not alındı. Bu ne demek? Demek ki; belli aksiyonların bu anlamda ev ödevi olarak çalışılacağı ve bir şekilde herkesin faydasına sunulacağı şeklinde. Merak edilen başlıklardan bir tanesi de kripto varlıklarla ilgili olarak düzenlemenin çok yakında meclise geleceğini söyledi. Bu anlamda halkımızın da büyük bir ilgisi olduğunu ve beklentisi olduğu hepimizin malumu. O anlamdaki geri bildirimleri de aldı ve bununla ilgili düzenlemenin yakında geleceği, bunun özellikle finans merkezi ve Türkiye ekonomisi gelişimi anlamında ürün çeşitliliği anlamında bir kazanıma nasıl dönüşebileceği noktasında konuşuldu. Buradan hareketle bence en önemlisi şuydu; durum tespitinden çok çözüm önerisi söyleyin denildi. İhtiyaçlar, gereksinimler ve çözüm önerileri bu anlamda her türlü boyutuyla iletildi" şeklinde konuştu.
DÖVİZ KURLARI
Ekonomist Prof. Dr. Ege Yazgan ise, "Merkez Bankası başkanı şunu net söyledi; 'biz reel kura bakıyoruz, reel kurun bu gelmiş olduğu düzeyin, döviz inmeden önce gelmiş olduğu düzeyin çok düşük bir düzey olduğunu düşünüyoruz. Herkes bunda hem fikir. Ama şimdi geldiğimiz yerde hızla eskisi gibi TL'nin değerlenmesine doğru giderse onu da istemiyoruz. Hatta 80-90'lara doğru gitmesini istemiyoruz reel kurun'. Ama bir seviye vermez, vermemesi de doğrudur. Çünkü Merkez Bankası başkanları dünyada hiçbir yerde seviye vermez. Keza Cumhurbaşkanının da böyle bir şeyi olmadı. Ama yönelim olarak bu politikanın böyle bir çerçevesi olduğunu belirttiler" şeklinde konuştu.
İlginizi Çekebilir