© 2 Yaka Haber

İstanbul'a damgasını vurmak

Yazar Mustafa Kutlu, 1996 yılında kaleme aldığı bir yazısında şu ifadeleri kullanmıştı: "Sayın Erdoğan ve ekibinin acil meselelere (su, çöp, ulaşım, vb.) getirdikleri çözümler yanında, böylesine kültür temeline dayanan projeleri de düşündüklerini biliyoruz. Bu belki şimdilerde unutulmaya başlanan Taksim Meydanına yapılacak camidir." Ve yıllar sonrası bir hayal gerçek oldu... Erdoğan bir kez daha İstanbulda damgasını vurdu.

MUSTAFA KUTLU
31.03.1996

RP'NİN İstanbul'da yerel seçimleri kazanmasının ikinci yılındayız. Bu münasebetle Sayın Recep Tayyib Erdoğan ve ekibinin Kanal 7 ekranında iki yıllık icraatları ile ilgili açıklamalarını dinledik, İstanbul halkının takdir, teşekkür, memnuniyet ve sevinçle izledikleri icraat zinciri, acil meselelerin çözümü yolunda hızla ilerliyor.

Bunlar nedir? Dev yatırımlar ile yürüyen su meselesi; ki barajlar dolmuş musluklar akmaktadır.

Artık 'zehir akıyor' diye çamur atmaya yeltenenlerin de sesi kısılmıştır. Hava kirliliği, ki bu yıl doğalgaz atılımları ile neredeyse çözüme kavuşmuştur.

Artık 'zehir soluyoruz' diye ölçüm istasyonlarından her saat başı yapılan yayınlar bitmiştir. Çöp meselesi, ki temizlik işçilerinin sorunlarıyla birlikte ortadan kalkmış, İstanbul en temiz- ferah günlerini yaşamaktadır. Ulaşım konusunda mevcut projeler ilaveleri ile birlikte süratle gerçekleştirilmektedir. İmar, konut meselesi, su havzaları, trafik, göç ve benzeri metropolün kangren olmuş yaralarına neşter atılmaktadır. Bütün bunlar basta yağma ve rüşveti engelleyen ahlak sayesinde, ihlaslı, enerjik, bilgili kadrolar sayesinde hal yoluna girmekte olan temel meselelerdir.

Ve bir yerel yönetimin bu sorunları çözmek için çaba sarfetmesi, çözümler üretmesi de tabii sayılmak lazım gelir. Ancak Kanal 7'deki konuşmada söz dönüp dolaşıp İstanbul'a RP bayrağı altında Recep Tayyib Erdoğan'ın 'nasıl bir damga' vuracağına dayandı.

Elbette ki şehirlerin taşıdığı damgalar kültürel ağırlıklıdır. Bu kültür hamlesi yapılan hayır eserlerinde kendini belli edebilir. (Okul, köprü, çeşme, yol, su vb. yaptırarak). Amaç üslup, estetik, hakkaniyet bunda ölçü sayılabilir. Ve sayısız eser (sahibi belli olsun, olmasın) bir şehre damgasını vurabilir.

Bütün bunların sembolik mânaları vardır.

Meselâ Koca Mimar Sinan bu şehre damgasını vurmuştur (eserlerini saymak gerekmiyor) Balyan ailesi öyledir (Belli bir devrin zevkini yansıtıyor), Galata Köprüsü öyledir (Yeni köprü eskisinin bu şehirle bütünleşen sembolik değerini yırtıp çıktı).

Hep mimariden bahsetmek yersiz. Hacı Bekir lokumu İstanbul'a damgasını vurmuştur. Çemberlitaş turşucusu da öyle (idi ama şimdi yok, bazan damgalar da kazınıyor: Dünya fâni, ahret baki). Kâtibim türküsü öyledir, Eyüp Sultan öyledir. Beğenelim-beğenmeyelim. Boğaz köprüleri, Sultanahmet'te Yeşil Konak, Soğukçeşme Sokağı, Haliç projesi İstanbul'a vurulmuş çağdaş damgalardandır. Ve elbette İstanbul'u bir Beyrut, bir HongKong kılmak için saray bahçelerine dahi dikilen devasa oteller öyledir.

Sayın Erdoğan ve ekibini yukarıda sayıp geldiğimiz acil meselelere (su, çöp, ulaşım, vb.) getirdikleri çözümler yanında, böylesine kültür temeline dayanan projeleri de düşündüklerini biliyoruz. Bu belki şimdilerde unutulmaya başlanan Taksim Meydanı'na yapılacak camidir.

Belki Süleymaniye Semti'nin bütünü ile ihya edileceği proje, belki benzer şekilde Büyük Eyüp Sultan projesi, belki de Sadabad projesidir. Hiç belli olmaz belki de Turgut Cansever Hoca'nın Habitat münasebeti ile bir kere daha dile getirdiği "Galaksi şehir" anlayışı yolunda atılacak adımlardır.

Bu işlerin ayrıca büyüğü küçüğü fazla abartılmamalı. Piyer Loti kahvesi küçüktür ama Eyüp sırtlarına bir renk katar. Beykoz'daki On çeşme de öyle. Diyelim ki bütün bunların hiçbiri Recep Tayyib Bey'e nasip olmadı. O ve ekibi iki yıllık icraatları ile dahi İstanbul tarihine birer ahlâk abidesi olarak çoktan geçtiler bile. İstanbul tarihine, yani halkın vicdanına...

MUSTAFA KUTLU

2.4.1996

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER